- Doğruları yakalayın – takdir edin
- Sevginizi ifade edin – her gün “seni seviyorum” deyin. Sevginizin koşulsuz olduğunu hissettirin.
- Duygusunu görün – davranışı değil; altındaki duyguyu fark edin ve ifade edin.
- Bölünmeden zaman ayırın — ona zaman ayırdığınızda sizi bölecek şeyleri ortadan kaldırın. Telefonu, televizyonu kapatın.
- Anlamak için dinleyin — yargılamak ya da her zaman ders vermek için değil; onun dünyasını, duygularını, ihtiyaçlarını anlamak için dinleyin.
- Birlikte eğlenin — oyun oynayın, dans edin, şarkı söyleyin, onların küçük dünyasına dahil olun.
- Baş başa zaman geçirin – aile zamanı dışında birebir zamanları da paylaşın
- Sımsıkı sarılın – uyanınca, uyumadan önce, evden çıkarken, eve gelince, oyunlarda birbirinizi bulunca
Çocuklarımızla güven ilişkimizi onlarla bağlantıda kalarak koruyabiliriz. Bunun yolu da onların duygusal bankalarına yatırım yapmaktan geçiyor. Bu yatırım maddeleri ilişkimizi, bağlantıyı kopardığımız kriz anlarında bir koruma kalkanı gibi koruyor.
Bağlantının zaman zaman kopması ve uzaklaşmak kaçınılmaz. Her ilişkide olduğu gibi çocuklarımızla ilişkimizde de çatışmalar olması doğal, büyüyüp kendi hayatları oldukça bizimle eskisi kadar fiziksel yakınlıkta olmamaları da doğal. Ama çok önemli olan şey onlar büyüse de bizim onlarla manevi yakınlık içinde kalmamız.
Aynı dünkü “eşinize duygusal banka yatırımı” yazımda anlattığım gibi bu maddelerdeki yatırım maddeleri sayesinde kurduğunuz yakınlık çocuğunuzla da gönülden gönüle bir bağ kurmanızı sağlar.
Eşinize ya da çocuğunuza duygusal yatırım maddelerinin çok benzer olduğunu fark edeceksiniz. Çünkü her insan “insan” olarak görülmek, değer verilmek, kabul edilmek, özel ve biricik olduğunu hissetmek ister. Bu yüzden can cana kurulacak ilişkinin temeli aynıdır.
Öncelikle çocuklarımızda yanlışları yakalamak konusunda çok iyiyiz; peki ya doğruları yakalamaya ne dersiniz? Sürekli yanlış hareketler konusunda uyarmak, durdurmak, etiketlemek yerine, doğru davranışları fark etsek, vurgulasak, altını çizsek? Vurguladığımız, üzerinde durduğumuz şeyler büyür. Takdir edilen her davranışta “lütfen bu davranışı daha fazla yap” mesajını vermiş oluruz. Bu konuda daha fazla detay isterseniz “Çocuğunuzun Doğrularını Yakalayın” makalesini okuyabilirsiniz.
Çocuklarımızı tabii ki çok seviyoruz; ama sevgimizi her zaman ifade etmiyoruz. Bunu onlara sık sık söylemenin yanında sevgimizin “koşulsuz” olduğunu bilmelerini sağlamalıyız. Çocuklar onlara kızınca artık onları sevmediğimizi düşünür, üzerine bir de bizden “seni bırakıp gidicem” “artık başkasının annesi / babası olucam” gibi cümleler duyarlarsa güvensizlik iyice yerleşir. Bu yüzden onlara kızdığımızda da, üzüldüğümüzde de her zaman sevdiğimizi söylemek kıymetli. Bu onları rahatlatır. Güven ilişkinizi besler.
Genelde çocuklarımızın davranışlarını görüyoruz ve bu davranışlar üzerinden yorum yapıyoruz. Halbuki o davranışı ona yaptıran bir duygu var. O duyguya da yol açan daha derinde bir ihtiyaç var. “Yine mi kardeşine vuruyorsun sen?! Ne kötü bir ablasın!” demek yerine “Kardeşine niçin kızdın?” diye merakla sorsak ve onu dinlesek, ona ihtiyaç duyduğu ilgiyi, şefkati göstersek diyaloğun yönü bambaşka olur. Böyle yaparak onlara duygularını tanıma, tanımlama ve ifade etme becerisini de kazandırmış oluruz. Pek çok tekrarın sonunda duygularını fiziksel tepki vererek değil; konuşarak ifade edebilen bir çocuk yetiştirdiğinizi görebilirsiniz.
Çocuklara zaman ayırmak zaten zor, bir de bu zamanı yüzde yüz onlara adamayıp pek çok başka şeye aynı anda bakmaya çalıştığınızda çocuk tabii ki sizinle geçirdiği zamandan tatmin olmuyor ve o süre asla yetmiyor. Bu yüzden duygusal bankaya yatırım olarak anda kalarak, dikkatinizi dağıtan şeyleri uzak tutarak birlikte vakit geçirmeye çalışın. Çocuğunuz önemsendiğini bilsin, hissetsin.
Eşinizle ilgili yazıda anda kalarak sohbet edebilmekten bahsetmiştim. Çocuklarımızla da sohbet ederken kendimizi biraz onlara bir şeyler öğretme kaygısından uzaklaştırabilirsek ve sadece onların iç dünyalarına ait ip uçlarını yakalamak için merakla dinlersek bağlantımız çok daha güçlenir. Bize bir şeyler anlatma istekleri artar. Her insan anlaşıldıkça, kabul gördüğünü bildikçe daha çok konuşur, güvenle içini açar. Bu her yaşta böyle. Bu yüzden sabırla dinleyin, bakalım size hangi duygularını, çılgın fikirlerini, açıkça söyleyemediği ihtiyaçlarını ifade edecek.
Anne babasıyla birlikte eğlenmek bence bir çocuk için en kıymetli duygusal yatırım. Küçük yaşlardan itibaren onların dünyasına dahil olabilirsek büyüdüklerinde de bizi dünyalarına dahil etme olasılıkları daha fazla olur. Küçükkenden itibaren bu yatırımı yapmazsak, ergenlikte de odasına kapanıyor, hiçbir şeyini paylaşmıyor, bize tamamen yabancı gibi şeyleri hissedebiliriz. Anne babalık bitmeyen bir yolculuk, her ilişkide olduğu gibi duygusal yakınlık için çaba göstermeyi hiç bırakmamak gerekiyor.
Yakınlığı en fazla inşa eden şeylerden biri geçirdiğimiz birebir zamanlar. Ailece zaman tabii ki geçireceğiz; ama anne-çocuk, baba-çocuk zamanları da birebir olmalı. Tıpkı eşlerin birebir zamanları olması gerektiği gibi. O sürelerde paylaşılan zamanlar ömür boyu yatırım bankasında kalacak, buna emin olabilirsiniz. Bu konuda “Zamanı Kimlerle Paylaşıyorsunuz” paylaşımımı okuyabilirsiniz.
Son olarak sarılmak önemli. “Sarılınca Ne Olur?” yazımda sarılmanın faydalarını anlatmıştım. Sabah uyanınca, akşam yatmadan, eve gelince, evden çıkarken sarılın… Ya da küçük yaşlarda yakalamaca, saklambaç gibi oyunları oynayıp birbirinizi buldukça oyunun bir parçası olarak sarılın. Sadece size sarılmaya devam etmek için daha çok oynamak isteyecek. Bu küçük anların tadını çıkarın.
Ne dersiniz? Bunları okumak sizde nasıl bir duygu oluşturdu?
Çocuğunuzla duygusal yakınlığınızın olduğunu düşünüyor musunuz?
Daha yakın olmak için nelere ihtiyacınız var?
Benimle paylaşırsanız çok sevinirim. İçten sevgilerimle…