Maria Montessori der ki; “Bir çocuğa; tek başına başarabileceğine inandığı bir işte asla yardım etmeyiniz.”
Anne/Babalar, öğretmenler, büyükler olarak kendimizi tutmak ne zor değil mi? Bazen acelemiz olduğundan, bazen sabrımız tükendiğinden, bazen de öğretme isteğiyle yapıveriyoruz çocuğun yerine. “Bak, ben sana göstereyim” “bak, böyle yapacaksın” vs…
Buradaki kilit nokta; çocuğun yapabilecegi şeyleri ona bırakmak. Örneğin; desteksiz ayağa kalkabiliyorken bizim kaldırmamız, kendi yemek yiyebiliyorken bizim yedirmemiz, yazmayı öğrenmiş olmasına rağmen bizim yazmamız gibi. Bu liste daha uzar gider. Ödevlerini çoçuğunun yerine yapan anne babalar, ileride de üniversite tercihlerini onun yerine yapıyorlar.
Çocuk tarafında bu; “ben yapamıyorum, annem yapsın” ya da başkası yapsın şeklinde baştan yenilgiyi kabullenme, iyi yapamamaktan korkma, denemekten vazgeçme, sürekli başkalarından yardım isteme, onlara bağımlı olma, ve genel olarak bir güvensizlik hali olarak ortaya çıkıp bir davranış modeli olarak yerleşiyor.
Halbuki biraz beklesek, onun o deneme ve öğrenme sürecinin coşkusuna tanıklık ederek paha biçilemez bir özgüven deneyiminin bir parçası olacağız.
“Gereksiz yardımlar kalkınmanın önündeki engeldir.” diyor Maria Montessori. O zaman çocuklarımıza yardım etmeyerek yardım edelim.