Eşinize Duygusal Banka Yatırımı

  • Takdir edin — siz ve aileniz için yapılanları fark edin / takdirinizi ifade edin
  • Anlamak için dinleyin — cevap vermek için değil onun bakış açısını anlamak için dinleyin
  • Sevginizi ifade edin — her gün mutlaka “seni seviyorum” deyin ya da sevginizi gösteren bir şey yapın
  • İhtiyaçlarını gözetin — neye ihtiyaç duyduğunu fark edin ve daha mutlu hissetmesi için ihtiyaçlarını karşılaması konusunda destek olun
  • Sürprizler yapın — sürpriz bir çiçek, bir kutu çikolata, bir yemek rezervasyonu, evde bir film gecesi – alternatifler yaratıcılığınıza kalmış
  • Her gün mutlaka sarılın — uyanınca, uyumadan önce, evden çıkarken, eve girince fırsat yaratıp sıkı sıkı sarılın
  • Baş başa zaman geçirin — özellikle çocuklardan sonra yalnız kalmak zorlaşıyor. Baş başa olabileceğiniz fırsatları iyi değerlendirin, temas halinde iletişimde kalın.
  • Birlikte eğlenin — Eğlence sizin için ne ifade ediyorsa – birlikte spor yapmak, tavla oynamak, film seyretmek, dans etmek, arkadaşlarla olmak , birlikte gülmek bağınızı güçlendirir.

Bana göre ilişkiler birbirinin iyilik halini gözetmek için sürekli bir çaba gerektiriyor. Bu çaba iki taraflı gösterilmediğinde doğal olarak duygusal anlamda uzak hissediliyor. Bunun sonucu aynı evde yaşayıp çok az şey paylaşan, birlikte ama yalnız bireyler oluyor.

Bir de “herkes kendinin iyilik halinden sorumlu” görüşü var. Bu en temelde insan olarak doğru olsa da; bir ilişkide olma sorumluluğu karşı tarafın da ihtiyaçlarını gözetmeyi, birbirine destek olmayı, karşı tarafın mutluluğu için emek vermeyi beraberinde getiriyor. Yoksa tabii ki hepimiz bireysel olarak yaşar gideriz değil mi ama?!

Evlilik içinde dönemsel uzaklıklar olması normaldir. Bazı dönemler vardır, bir tarafın hayat meşguliyetleri farklıdır, önceliği dönemsel olarak başka bir konu almıştır. Öyle dönemler içinde de duygusal uzaklığın farkına varıp yakınlık için bir adım atmak ilişkiye iyi gelir.

Paylaşımdaki maddeleri farkındalıkla uygulamak için çaba gösterip birbirinize vakit ayırdığınızda genel olarak birbirinizin duygusal bankasına yatırım yapmış oluyorsunuz. Uzaklaşılan dönemlerde bu yatırım bir güvence hissiyatı yaratıyor. Bu hissiyata sahip olan ilişkiler uzak dönemleri de daha huzurla ve sükûnetle geçirebiliyor.

Maddelere biraz göz gezdirirsek; öncelikle takdir etmek çok kıymetli. İlişki içinde yapılanlar görülmediğinde, bir süre sonra kişi kendini görünmez, değersiz hissetmeye başlıyor. Kendi değerimizi bilsek de; en yakın yaşam tanığımız tarafından görülmek, tanınmak, onore edilmek güvenli bir ilişkinin olmazsa olmazı. Bu yüzden; sürekli kusurları yüzüne vurmak yerine, eşimizin yaptığı iyi davranışları vurgulamak, karakterindeki güçlü yanları kendisine ifade etmek önemli.

“Sosyal becerilerine hayranım”,
“Spor yapmak konusundaki azmini çok takdir ediyorum”,
“İşimde senin desteğin sayesinde başarılı olabiliyorum”,
“Bugün ailemize vakit ayırdığın için teşekkür ederim, ne kadar yoğun olduğunu biliyorum” vs.

Nasıl olsa biliyordur diye düşünüp, ifade edilmeyen; fakat ifade edilse ilişkide fark yaratacak o kadar çok düşünce var ki… Olumsuzları söylemekte çok aceleci ve becerikliyiz; ancak olumlular ağızdan pek kolay çıkmıyor.

Bir diğer konu dinlemek. Gerçekten merakla, yargısızca, onun bakış açısını anlamak niyetiyle dinlemek. Dediklerine ne cevap versem, ne desem de altta kalmasam diye değil, saygıyla, içten bir merakla, sabırla dinlemek de iletişimde büyük fark yaratır. Bazen öyle sohbetler ettiğiniz olmuştur, gerçekten iki tarafın da kendini anlattığı, diğer tarafın anda kalarak dinlediği… O sohbetlerin verdiği doyum bambaşkadır. İlişkiyi de doyurur.

Aynı takdir etmek de olduğu gibi sevgiyi ifade etmekte de biraz çekimseriz. Benim dediğim ağza sakız yapmak değil; gerçekten söylemek. Belki kapıdan çıkarken, belki gece uyumadan, belki gün içinde telefonu kapatırken… Çoğunlukla nasıl olsa benim onu sevdiğimi bilir diye düşünüp söylemiyoruz; ama ifade etmek iyidir. Belki sevdiğinizi söylemezsiniz; ama gün içinde arayıp “seni düşündüm de bir sesini duymak istedim” dersiniz. Bu da bir sevgi gösterisi olabilir. Günlük hayatta sevgi ifadesi sevgiyi besler, büyütür.

Eşinizin neye ihtiyaç duyduğunu fark etmek, ya da size ifade ettiği ihtiyacını karşılamak konusunda destek olmak ilişkiye yatırımın en büyüğü olabilir. Çok fazla çocukla kalıp bunaldığını düşünüyorsanız “hadi bugün çocuk bende, sen biraz çık, nefes al” demek ne büyük bir nimettir. Çok yorulduğunu düşündüğünüz bir akşamın sabahında “sen bugün uyu, kahvaltıyı ben hazırlarım” demek aslında çok zor değil. Sadece biraz farkındalık ve kendi tarafınızda biraz çaba gerektiriyor. Tabii ki iki taraf için de örnekler çoğaltılabilir. Önemli olan destek mekanizmasının çalışması.

Şimdiki madde çok klişe gelebilir; ama önemlidir ve ilişkiyi besler. Küçük sürprizler ilişkiyi canlı tutar. Beklenmedik bir çiçek, eve gelirken alınan bir kutu sevdiği çikolata, evde izleyeceğiniz film için patlatılan bir mısır… çok küçük şeyler büyük etkiler yaratabilir. Yeter ki karşı taraf düşünüldüğünü hissetsin, özel ve değerli olduğunu bilsin.

Sarılmak da çok ihmal edilen çok güçlü bir bağlantı aracı. Sıkı sıkı sarılmak ve 6 saniye kadar o pozisyonda kalmak iki tarafa da pozitif enerji yükler. Belki uyumadan önce yatakta, belki ilk uyandığınızda, kapıdan çıkarken ya da kapıdan girince ne zaman fırsat yaratabilirseniz sarılın. Abartmıyorum, her gün, her kapıdan girince olmak zorunda değil; ama arada bile yapsanız çok iyi gelir.

Özellikle çocuklar olduktan sonra baş başa zaman geçirmek iyice zorlaşıyor. Biliyorum. Fakat ayda bir bile baş başa bir yemek yeseniz, o yemekte güzel sohbet etseniz ilişkinize iyi gelir. Öğle yemeği bile olur, bir kahve içmek bile olur ya da evde çocuklar uyuduktan sonra yalnız kaldığınız bir kısa zaman bile olur. Yeter ki o zamanda telefonları bir kenara bırakın. Birbirinizle geçirdiğiniz zamanın farkında olun.

Son olarak birlikte eğlenin. Eğlence anlayışınız her neyse onu yapabilirsiniz. Bu bazen bir oyun oynamak olabilir, dans etmek olabilir, size ne keyif veriyorsa… Birlikte gülmek bağınızı çok güçlendirir.

Güçlü bağlar kolay yıpranmaz, kolay çözülmez, kolay kopmaz. Ama gittikçe zayıflayan bağlar gün gelir inceldiği yerden kopar. Bağı sağlam tutmak için çaba gösterilmezse kopması doğaldır ve hiçbir ilişki sadece bir kişinin çabasıyla, sadece bir kişinin duygusal bankaya yatırımıyla ayakta kalmaz. İlişkiler iki kişiliktir dolayısıyla iki kişinin niyet etmesiyle devam eder.

Ne dersiniz? Bugünkü ankette eşinizle genelde duygusal olarak yakın hissedip hissetmediğinizi sordum; yayınlayalı dört saat oldu ve sonuç şimdilik “%60 uzağız” diyor.
Duygusal anlamda daha yakın, daha güvenli hissetmek için neye ihtiyacınız var?
Yakınlık hissinizin önündeki engeller neler?
Deneyimlerinizi benimle paylaşırsanız çok sevinirim. İçten sevgilerimle…

Bu yazıyı paylaş

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top