Son iki yazımda ağlamanın olumlu etkilerini ve çocuğumuza ağlamasına izin verirken tavrımızın nasıl olması gerektiğini konuştuk. Sonra aklıma bu başlık geldi; “zorlu” tabir ettiğimiz, olumsuz olarak nitelendirdiğimiz duygulardan geçmenin sonuçları neler olabilir? Çocuğumuz hiç bu zorlu duyguları tatmasın, hiç üzülmesin, hiç sinirlenmesin, hiç sıkılmasın, hiç endişelenmesin, hiç korkmasın isteyebiliriz. Ebeveyn olarak onu bu duygularla tanıştırmaktan kaçınmak, hep korumak içgüdüsünde olmamız çok doğal.
Peki bu duyguları hissetmenin, bu duygulardan bizim güvenli rehberliğimizde geçebilmenin çocuklara etkisi ne olur? Birlikte buna bakmak istedim bugün.
Öncelikle öfkesini de üzüntüsünü de bastırmayarak kabulle yaklaştığımızda, onu yargısızca dinleyerek yanında varlık gösterdiğimizde çocuk duygularını ifade etmeyi deneyimleyecek. İfade ettikçe bu duyguların da gayet normal olduğunu, konuştukça hafiflediğini, paylaştıkça iyileştiğini görecek. Beş dakika önce çok sinirliyken ve sinirden kendini yerden yere atarken anne veya babasını sakinlikle, güvenle yanında hisseden çocuk o yüksek duygusunun geçtiğini, bedeninin yatıştığını fark ettiğinde aslında duygu yönetimini öğrenmiş olacak. Aynı zamanda da ebeveyniyle derin bağlanmayı deneyimleyecek.
Tersi bir senaryoyu düşünelim; çocuğunuz sinirden kendini yerden yere atıyor ya da istediği bir şey olmadığı için bağıra bağıra ağlıyor siz ona öfkesini ifade edecek alanı açmak yerine onunla mücadele içine giriyorsunuz, yerde sürüklüyorsunuz kalkması için, “ama çocuuum niçin böyle yapıyorsun, hadi kalk” ya da “ben gidiyorum o zaman” filan gibi cümlelerle sesinizi duyurmaya çalışıyorsunuz, belki siz de bağırıyorsunuz “ne şımarık bir çocuk oldun sen artık, yeter ama, bıktım gerçekten!” ya da “hemen ağlamayı kesmezsen o çok istediğin oyuncağı almıyoruz” gibi bir de tehdit savuruyorsunuz. Sonuç ne oluyor sizce?
Bütün bu söyledikleriniz ve yaptıklarınız bu zorlu duyguları bitirmek yerine daha da fazlalaştırıyor.
Çocuk kendini duygusundan dolayı suçlu hissediyor.
Böyle duygularla başa çıkamadığı zaman yalnız bırakılacağını, istenmeyeceğini anlıyor.
Sadece olumlu duygular yaşadığı ve paylaştığı zaman istediklerinin yapılacağını öğreniyor.
Sizinle bağlantısı kopuyor.
Yetişkin olarak onların bu zorlu anlarında sakinliğimizi koruyabilme becerisini geliştirmek bizim kendi duygu yönetimimizi yapabilmemizi gerektiriyor. Biz sakin kalabilirsek onlara da güvenli bir liman olabiliriz, duygu yönetimi konusunda örnek oluşturabiliriz.
Bu durumların çocuk açısından bir başka önemli kazancı da psikolojik sağlamlık geliştirmek. Psikolojik sağlamlık dediğimiz şey olumsuz duygularla yüz yüze geldikçe, bu duyguları güvenle aşmayı deneyimledikçe gelişiyor. Yani aslında bu zorlanmaları yaşamak çocuğunuz için sağlıklı; çünkü onlara büyüme, gelişme alanını sağlıyor. Her istediği yapılmış, hiç sınır konmamış, olumsuz duyguları deneyimlemesine hiç izin verilmemiş, hatalarının sonuçlarıyla karşılaşmasına hiç fırsat sağlanmamış çocuklar ne yazık ki hayata psikolojik sağlamlıkla hazırlanamıyor. Böyle büyüyen çocuklar ilerleyen hayatlarında en ufak bir engelle, zorlanmayla karşılaştıklarında vazgeçmeye, davranışları veya duyguları için başkalarını suçlamaya, zorlayıcı zamanlarda depresif belirtiler göstermeye daha meyilli oluyor.
İyi bir ebeveyn olarak görevimiz bu zorlu duyguları yaşamalarını önlemek ya da yaşadıkları zaman durdurmak değil onlara rehberlik etmek, güvende hissedecekleri alanı açmak ve zamanla duygu yönetimini deneyimlemeleri için örnek olmak. Bunu yapmak için kendinizi yeterince donanımlı hissetmiyorsanız bu sizin yetersiz ya da kötü bir ebeveyn olduğunuzu değil; duygu yönetimi konusunda çalışmanız gerektiğini gösterir. Daha önce de pek çok yazımda belirttiğim gibi çocuk yetiştirmek sadece onu büyütmek değil; kendimizi de büyütmek anlamına geliyor.
Hem kendi tepkilerini hem de çocuğunu daha iyi anlamak ve bu konuda bir farkındalık sağlamak isteyenleri Anne Buluşmaları’nın “Sakin Ebeveynlik” modülüne beklerim.
Ne dersiniz?
Bunları okumak sizde hangi duyguları oluşturdu?
Benimle paylaşırsanız çok sevinirim. İçten sevgilerimle…