Mükemmel Olmadığını Biliyorum

Hayatlarımızı mükemmel göstermek ya da mükemmelmiş gibi gösterince öyleymiş gibi bir yanılgı içinde yaşamak daha mı kolay acaba?

Peki ya daha tehlikeli boyutta aynı şeyi çocuklarımıza yapıyorsak? Onları da mükemmel sanıyoruz ve kafalarımızdaki mükemmeliyet çerçevesine girmeyen bir davranış gösterdiklerinde hayal kırıklığımızı saklayamıyoruz. Göstermemeye çalışmak bilincinde olsak bile onlar zaten bir bakışımızdan, ses tonumuzdan, duruşumuzdan anlıyorlar, hissediyorlar.

Bréne Brown, dünyada en çok izlenen TED konuşmalarından biri olan “Kırılganlığın Gücü” başlıklı konuşmasında diyor ki; “Daha çocuğumuz doğduğu gün onu kucağımıza aldığımız anda “şuna bakın, ne kadar mükemmel. Benim işim onu bu mükemmellikte tutmaya devam etmek“ diyoruz. Halbuki bizim işimiz bunu demek değil; bizim işimiz ona “mükemmel olmadığını biliyorum, sen bu dünyaya mücadeleye hazır halde geldin. Sevilmeye ve ait olmaya değersin ve bu benim işim demeliyiz.” diyor.

Bu daha ilk günden ortaya konan o kadar güçlü bir ifade ki; ve bu yaşadığımız “mükemmeliyet vitrini” hayatta o kadar kıymetli bir bakış açısı ki… Çünkü; böyle diyebildiğimiz noktada çocuğumuzun mücadelesine saygı duymak, onun bireyselleşme çabasına alan açmak, yapacağı hatalara, düşüp kalkmasına izin vermek adına bir söz vermiş oluyoruz. Onu da kendimizi de “miş gibi yaşamak” yanılgısından kurtarıyoruz.

Yapabileceği hataların üzerini örtmek, yokmuş, hiç olmamış gibi davranmak yerine “evet, hata yaptım; bunu nasıl düzeltebilirim?” samimiyetini ortaya koyma cesaretini öğretiyoruz çocuğa. Bu gerçeklik ve samimiyet ona tüm hayatında mutlu olabilmesi için bir anahtar sunuyor. Mükemmel olmak zorunda değilim, hata yapabilirim ve hatalarımı elimden geliyorsa düzelterek, gelmiyorsa hatalarımdan öğrenerek hayatıma yön vererek devam edebilirim duygusu çocuğun var oluşunu çok güçlendirecek bir duygu.

Tabii bunu çocuklarımıza öğretelim derken kendi hayatımızda uyguluyor olmak, kendimizi mükemmel olma mecburiyeti boyunduruğundan kurtarmamız çok önemli. Öncelikle kendi hata yapma özgürlüğümüzü içselleştirmiş şekilde ilan etmeliyiz. İlk iş eşimiz ve çocuklarımıza karşı yaptığımız hataları fark etmeli, dile getirmeli ve çözümsel yaklaşım sergileyebilmeliyiz.

Ne dersiniz? Hatalarınızla ve kusurlarınızla yüzleşip barışabilir misiniz? Düzeltme olanağınız olanları düzeltmek için neler yapabilirsiniz? Düzeltemeyeceklerinizi kabul ederek sevgiyle nasıl sarmalayabilirsiniz? Çocuklarınıza ve eşinize karşı şimdiye kadarki tavırlarınız konusunda neleri fark ediyorsunuz? Neleri daha farklı yapabilirsiniz?

Bu yazıyı paylaş

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top