Korona Günlerinde Yaşam

Dünyadaki #koronavirüs salgını nedeniyle zorunlu olarak evdeyiz. Çocuklarımız okula gitmiyor, bizler ya evden çalışıyoruz ya da mecbur olanlar işe gidiyorlar. Ben kendi adıma evdeyim ve çalışamıyorum, pek fazla sosyal medyaya da girmiyorum. Zaten paylaşım yapmadığımdan da anlamışsınızdır belki. Çünkü kızımla birlikte evdeyim.

Henüz 3 yaşını 3 ay geçmiş olan kızım ben evdeysem benimle vakit geçirmeyi her şeye tercih ediyor. Hal böyle olunca da kendime ait bir şey yapmaya pek vaktim kalmıyor. Ancak akşam o uyuduktan sonra Netflix seyredebilirim, kitap okuyabilirim, yazı yazabilirim ya da yüksek lisans derslerime çalışabilirim.

Bu süreçte niçin evde olduğumuzu anlatmak, bu belirsizlik içinde kendi ruh sağlığımızı korumak, takip ettiğimiz haberler karşısında çaresizlik hissiyle başa çıkmak gerçekten herkes için zorlayıcı bunu biliyorum ve birebir yaşıyorum. Bugünlerde bu hissiyatı dengelemeye çalışıyorum.

Bir yandan da kızımın bizlerle evde olmaktan ne kadar mutlu olduğunu görüyorum. Eşim de evden çalışma uygulamasına geçti dün itibariyle. Bu durum çok zorlayıcı olsa da bulunmaz bir fırsat aslında. Normalde yapamadığımız şeyleri yapmak, ailece geçiremediğimiz kaliteli zamanları geçirmek için bir daha ne zaman hep birlikte evde olabiliriz ki?!

Biz kızımla kek yaptık, yemekleri birlikte hazırlıyoruz, masa hazırlayıp topluyoruz, dans, resim, boyama, hamur, Lego, kendi yarattığımız oyunlar derken günleri dolu dolu geçiriyoruz. Arada kendi kurduğu bir oyun içinde tek başına oynadığı da oluyor; o anları yakaladığım anda hiç dokunmuyorum kendisine, eğlenerek kulak misafiri oluyorum cümlelerine.

Biraz kendimizi sosyal medyadan ve teknolojiden soyutlamak hepimize iyi gelecek. Biz eşimle bazı saatlerde telefonlarımızı bir başka odada bırakarak birbirimizle vakit geçirmek konusunda anlaştık. Yoksa tüm gün haberlere, gelen videolara, whats app mesajlarına, epostalara dalıp gitmek çok kolay.

Ruh sağlığımızı korumak adına haberlere bakmayı günde maksimum 2-3 kereyle sınırlayalım, evde önceki yoğun hayatlarımızda birlikte geçiremediğimiz zamanların acısını çıkaralım. Bunu bir kısıtlama olarak görmek yerine ailemizle bağlantımızı güçlendirmek adına fırsata çevirmek elimizde diye düşünüyorum.

Duyduğumuz endişenin son derece insani olduğunu bilelim ve duygularımızı görüp kabul edelim. Tedbirli olalım ama korkunun bizi ele geçirmesine izin vermeyelim. Ülkemizde de karantina olsa bile marketler ve eczaneler açık olacak. Şimdiden aylarca yetecek stok yapmaya gerek yok. Panik duygusuyla bencilce hareket etmeyelim. Kontrolümüzde olan miktarda önlemlerimizi alıp, toplumsal sorumluluğumuzu taşıyalım.

Çalışmak zorunda olanlara, herkese tek tek kolaylıklar diliyorum… kendinize dikkat edin. Sosyal mesafeye ve hijyene özen göstermeye devam edin. Umarım tüm dünya için geçerli olan bu zor dönem en kısa zamanda biter ve hayat normale döner.

Sizler evde misiniz yoksa çalışıyor musunuz?

Evdeyseniz nasıl vakit geçiriyorsunuz?

Güvende kalın, çıkmak zorunda olmadığınız sürece evinizde kalın.

Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum.

Bu yazıyı paylaş

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top