Kendimi Kontrol Etmenin 9 Adımı

Ebeveynliğimde bana sürekli rehberlik eden cümle “Müthiş ebeveynlik kendini kontrol etmeye başlayıp; çocuğu kontrol etmeyi bıraktığında gerçekleşir.” Bu o kadar doğru bir yaklaşım ki; bunun farkına vardığımız anda tüm ebeveynlik deneyiminiz başka bir boyut kazanabilir.

Dünkü ankette %67 oranında “kendimi kontrol edemiyorum – olmuyor olmuyor” sonucu çıkınca bu paylaşımı yapmak istedim. Kendinizi kontrol edebilmek adına neler yapabilirsiniz?

  • Nefes alın – Bir durum karşısında tetiklendiğinizi ve kontrolü kaybetme noktasına yaklaştığınızı hissederseniz hemen durun ve nefes alın. Stresinizi azaltacak şu çok basit nefes tekniğini uygulayarak sinir sisteminizi rahatlatabilirsiniz. Burnunuzdan 5’e kadar sayarak derin bir nefes alın, 2 saniye bekleyin ve 5’e kadar sayarak yavaşça nefesi verin. Bunu en az 4 kere tekrarlayın. Bir dakikanızı alacak bu yöntemle ortama daha kontrollü dönebilirsiniz. Nefesinizi kontrol etmeyi öğrenerek kendinizi de kontrol edebilirsiniz.
  • Duygularınızı tanıyın – Bunun için kızgınlık ölçeği paylaşımımı hatırlatmak istiyorum. Aslında kızgınlık genelde öyle birden bire gelmiyor; yavaş yavaş içimizde tırmanıyor ve birikiyor. Ve biz öfkemizin tırmanmanın hangi aşamasında olduğunu bilirsek; patlamayı engelleyerek daha sakince olaylara yaklaşabiliriz. Kızgınlık ölçeğinde seviyeler:
  1. seviye: ☺️ İyi ve rahat hissediyorum.
  2. seviye: 😕 Hala iyiyim ama bazı şeylerden biraz rahatsızım.
  3. seviye: 😖 Vücudumda gerginlik hissetmeye başladım. Sinirlenmeye başladım. Birilerine söylenebilirim.
  4. seviye: 😡 Muhtemelen bağırıyorum. Vücudum gergin, dişlerim sıkı. Sinirliyim.
  5. seviye: Bağırıyorum, kalbim hızlı çarpıyor, ellerim sımsıkı kapanmış. Çok sinirliyim.

Eğer duygularınızı tanıyarak, kendinize karşı duyarlı olarak neye nasıl tepkiler verdiğinizi (tetikleyicilerinizi) önceden bilirseniz kontrolü elinizde tutmanız da daha kolay hale gelecektir. (Beni Neler Tetikliyor başlıklı paylaşımı da okumanızı öneriyorum).

  • Yetişkin olan sizsiniz – Dolayısıyla yetişkin davranışı sergilemek durumunda olan da sizsiniz. Çocuğunuz beyin gelişimini 25 yaşına kadar tamamlamayacak. Beyin gelişimini tamamlamış, bütün beyniyle hareket edebilme yetisine sahip olan sizsiniz. Çocuğunuzun kontrolsüz davranışları karşısında kontrolü kaybetmemek, sakin kalmak sizin pasif bir ebeveyn olduğunuzu değil; olgun bir yetişkin olduğunuzu gösterir. Bırakın çocuğunuz duygusal tepkilerini ortaya koysun; siz ona alan açın ve onun güvenli limanı olun.
  • Yeterince uyuyun – Fiziksel ihtiyaçlarınızı göz ardı ederseniz kontrolü kaybetmeniz daha kolay olacaktır. Uykusuz, aç, yorgun durumdaysanız en ufak bir tetiklenmede abartılı tepkiler verebilirsiniz. Dinlenmeye, yemek yemeye, uyumaya zaman ayırdığınızda kendinizi başka işleri ihmal ediyor gibi mi hissediyorsunuz? Hep kendinizin önüne ailenin diğer fertlerinin ihtiyaçlarını koymaya mı alıştınız? Tahmin ediyorum; fakat benim söylediğim sorumluluklarınızı unutun, yan gelip yatın değil. Bilakis tüm sorumluluklarınızı hakkıyla yerine getirmek için çabaladığınız ve günlerin haftaların nasıl geçtiğini anlamadığınız şu hayatta kendinizi unutmayın diyorum.
  • Kendinizi gerçekleştirin – Bu sizin için ne anlama geliyor? Hayatta kendinizi gerçekleştirebildiğinizi düşünüyor musunuz? Hayat amacınız nedir? En çok ne yaparken kendinizi var ettiğinizi, yaşadığınızı, yaratıcı enerjinizi ortaya çıkardığınızı hissediyorsunuz? Bu sizin için her ne ise; bunu yapmaya zaman ayırın. Belki her gün, belki haftada iki; sizin koşullarınız ne kadarına izin veriyorsa o kadar da olsa o etkinliği yapın. Kendinizi daha güçlü hissedeceksiniz.
  • Hedefinizi hatırlayın – Çocuklarınızı dünyaya getirirken mutlaka  hayalleriniz vardı. Onları yetiştirmekle ilgili bir hedefiniz, bir büyük resminiz vardı. İnsan bazen hayat koşturması içinde bu büyük resmi gözden kaybediyor. Hedefinizi hatırlamak sizi yolda tutar.  Çocuğunuzun sizi aynaladığını unutmayın. Kendinizi kontrol edebildiğiniz ve duygularınızı yönetebildiğiniz zaman çocuklarınıza doğru rehberlik ederek onları da dirençli, duygularını ifade eden, olgun, kontrollü bir birey olarak yetiştirme hedefinize yaklaşabilirsiniz.
  • Destek alın – Herkesin desteğe ihtiyacı var. Fakat hepimizin destek alacağı alan farklı olabilir. Sizinki her neyse mutlaka kendinizi destekleyin. Psikolojik destek istiyorsanız bir psikoloğa gidebilirsiniz, ya da sizi yargısızca dinleyen bir arkadaşınız varsa onunla vakit geçirerek duygularınızı paylaşabilirsiniz. Ev işlerinde destek istiyorsanız, eşinizden, çocuklarınızdan ya da bir yardımcıdan bunu talep edebilirsiniz. Yeter ki destek almak, bunu istemek konusunda rahat olun. Üzerinizdeki yük azaldıkça duygusal gücünüz artacak.
  • Siz bir takımsınız – Bazen çocuğunuz kontrolsüz davranışlar sergileyince çocuğunuzu bir düşman gibi görebilirsiniz. Sanki size inat her dediğinize hayır diyor, size inat her yeri kirletiyor, size inat kardeşine vuruyor diye düşünmeye başladığınızı fark edebilirsiniz. Böyle durumlarda sizin karşıt takımlarda değil; aynı takımda olduğunuzu hatırlamaya ihtiyacınız var. Güç ve otorite yoluyla itaate zorlanan çocuk çaresiz, öfkeli ve yalnız hisseder. Çocuğunuzla  mücadele içinde değil de; aynı tarafta yer aldığınızı hissettirdiğinizde daha fazla işbirliği, daha az kaos deneyimlersiniz. Uzlaşı yoluyla işbirliğine gönüllü olan çocuk beslenen ve yerini seven bir ağaç gibi serpilir. Kendini aile birliğinin bir parçası olarak mutlu hisseder.
  • Güçlü tarafını görün – Çocuğunuzun zayıf yönlerine karşı pozitif bir bakış açısı edinebilirseniz hoşgörünüz ve kabulünüz artacaktır. Örneğin; saksının içinden toprak alıp ağzına götüren 15 aylık bebeğinize kızmak yerine; hayata karşı meraklı olduğu için sevinebilirsiniz. Tabii bu deneyimden hemen sonra o saksıyı bebeğin ulaşabileceği yerden kaldırabilirsiniz. Ya da 4 yaşındaki çocuğunuz her dediğinizin tersini yapıyor diye sinirlenmek yerine; kendi fikrini ortaya koyan bağımsız bir çocuk yetiştirdiğiniz için gururlanabilirsiniz. Bir dahaki sefere oyunlaştırarak söylemeyi deneyin. Dediğinizi yaptırabilirsiniz. Her zayıf gördüğünüz yanın mutlaka olumlu bir tarafı vardır. Bakış açınızı değiştirirseniz kendinizi kontrol etmeniz kolaylaşır.

Bunları okumak size neler hissettirdi?

Benimle paylaşırsanız çok sevinirim. İçten sevgilerimle…

Bu yazıyı paylaş

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top