İnsanın En Güçlü Tanığı Kendisidir

Bir önceki yazımda Altı Tanıklık Boyutu’ndan bahsetmiştim. Sevgili Doğan Cüceloğlu Hoca’mız altı tanıklık boyutunu açıkladıktan sonra ekliyor: “İnsanın en güçlü tanığı kendisidir”. Peki bu ne demek?

Şöyle ki; her insan en yakınları tarafından altı tanıklık boyutunda tanınmak, görülmek, kabul edilmek, önemsendiğini, değer verildiğini, sevilmeye, sayılmaya değer olduğunu bilmek ister. Bu her yaşta hepimizin ihtiyacı. Bir aile içindeki kişiler bizim en güçlü tanıklarımız olur. Çocuklar için anne-babaları, eşler için birbirileri ve çocukları olabilir en güçlü tanıklar. Yıllar içinde hayranlık duyduğunuz, rol model aldığınız başka kişilerin tanıklıklarını da çok önemseyebiliriz. Yaptıklarımızın, olduğumuz insanın görülmesini, takdir edilmesini, kabul edilmesini istemek kadar doğal bir ihtiyaç yoktur ilişkilerde. İnsan olmanın temelinde bu vardır.

Ancak insan olgunlaştıkça bu ihtiyacı yine var olsa da; kendi bilincinin tanıklığının önemini keşfeder. Çocuklar da zaman içinde bu altı boyutta en güçlü tanıkları olarak gördükleri kişiler tarafından ihtiyaçları doyuruldukça olgunlaşır. Kendini önemsemenin, kendini sevmenin, kendini kabul etmenin farkına vardıkça iç tanıklığını geliştirir. Annem, babam, öğretmenim, elalem ne der? Ne düşünür? yerine kendi içsel denetim mekanizması oluşur. Kendi kararlarını verir, kararlarının sonuçlarının sorumluluğunu alır, kendi zayıf ve güçlü yanlarının değerlendirmesini yapar, kendini kutlar, gelişmesi gereken yönleri geliştirmek yönünde adımlar atar. Kendisiyle barışık bir ilişki kurar.

Bu iç tanıklığını geliştirmiş çocuklar derslerini sadece not almak için değil; öğrenmek için çalışırlar, olumlu davranışları anne-babasının gözüne girmek için değil; kendilerine iyi ve doğru hissettirdiği için yaparlar, ileride trafik kurallarına ceza yememek için değil; kendilerine doğal geldiği için uyarlar, iş seçimlerini, eş seçimlerini anne-babaları istediği ya da vakti geldiği için değil; bilinçle doğru nedenlerle yaparlar, kendi değerlerini göz ardı etmeyen sağlıklı ilişkiler kurarlar.

Bu yüzden hem altı tanıklık boyutunda ilişkilerimizi doygun yaşamak, hem de kendi iç tanıklığımızı geliştirmiş olgunlukta olabilmek hepimizin yaşam amacı olmalı diye düşünüyorum. Siz ne düşünüyorsunuz? Benimle paylaşırsanız çok sevinirim. İçten sevgilerimle…

Bu yazıyı paylaş

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top