Erich Fromm “Sevme Sanatı” adlı kitabında diyor ki; “Sevgi “ilgiyi” yaratır – Sevginin ilgi yarattığı, anne-çocuk arası sevgide açıkça görülür. İnsanlar çoğunlukla, bir annenin çocuğunu sevdiğine inanmak için, çocuğunun bakımını yaptığını, onu emzirdiğini görmek ister. Aynı şekilde, çiçekleri sevdiğini söyleyen bir kadının, evindeki çiçekleri sulamadığını fark eden insanlar, onun sözlerinin içtenliğine inanmaz.
Sevgi, sevdiğimiz şeyin yaşaması ve gelişmesi için duyduğumuz ilgidir.
Sevgi “sorumluluk” yaratır. İlgi ve bakım, sorumluluk yönünü de beraberinde getirir. Sorumluluk, dışarıdan yüklenmiş bir şey gibi algılanır, oysa gönülden gelir. Açık, ya da üstü kapalı olarak, başka birinin gereksinimlerine verdiğimiz yanıttır.”
“Eşimi çocuğumu tabii ki seviyorum” diyebilirsiniz; ancak bağlantıyı kaybetmek ne kolay değil mi? Hayat yoğunluğu içerisinde; çoğumuz işimize odaklanmış şekilde, genelde yorgun, halledilmesi gereken mecburiyetlere yetişmeye çalışırken bırakın ilgi göstermeyi, gözlerinin içine bile bakmıyoruz belki günlerce “sevdiklerimizin”.
Gerçekten dinlemiyoruz, gerçekten duygularına duyarlılık göstermiyoruz, gerçekten dokunmuyoruz… hep üstünkörü çaba gösterdiğimizi sanıyoruz; ama günün sonunda bir başarısızlık, yetersizlik ve mutsuzluk hissi.
Genelde gördüğümüz sadece davranış boyutu ve burdan gördüklerimizle de kimlik etiketlerini yapıştırmakta üzerimize yok. Örneğin; 3 yaşındaki çocuğunuz bacağınızdan çekiştiriyor. Hemen “ne oluyor sana ya; bu aralar ne yapışkan bir çocuk oldun; yeter artık in tepemden!! Of bıktım gerçekten!” Diye bir cümle kurmanız mümkün. Halbuki derin bir nefes alıp onunla göz teması kurabileceğiniz seviyeye gelerek “sen beni çok mu özledin bugün? Ben seni çok özledim vs” gibi duyarlı bir tepki verebilecek farkındalıkta olabilseniz diyalog çok farklı ilerleyebilir.
Benzer tepkiler eşiniz için de geçerli. İlgili ve duyarlı olmak için iletişim yetkinliklerinizi, farkındalığınızı arttırmak gerekiyor. Bu becerilerin içinde davranışların altındaki duyguyu görebilme, etkin dinlemeyi öğrenme, sorunları pozitif bir şekilde dile getirme, problem çözme becerilerini geliştirme gibi başlıklar sayabiliriz. Bunların hepsini eğitimlerimizde konuşuyoruz ve bolca pratikle pekiştiriyoruz.
Ne dersiniz? İletişim konusunda ne kadar desteğe ihtiyacınız var?