Çocuklar Oyun Oynayınca Neler Olur?

Oyun oynamak her çocuğun en büyük ihtiyacı. Bunu hepimiz biliyoruz; fakat oyun nelere katkı sağlıyor? Oyun oynadıklarında neler oluyor? Bunlara birlikte bakalım istedim.

Oyun çocuklar için duyguların dışa vurumunun en etkili yöntemi. Onlar bunu bilinçli yapmaz; fakat anne babalar olarak bizler onların oyunlarını dikkatle gözlemlersek çocuklarımızın duygu durumuyla ilgili bilgi edinebiliriz. Örneğin iğne olup canının acıdığı bir doktor ziyaretinden sonra çocuğunuz sürekli oyuncaklarını doktora götürüyor, onlara iğne yapıyor vs olabilir. Bu onun orada yaşadığı korkudan ve endişeden iyileşme sürecini yansıtır. Ona engel olmadan defalarca oynamasına izin verin; hatta istiyorsa oyuna katılın. “Aa bu bebekler çok fazla iğne oldu, hastalar mı? İğne olunca iyileştiler mi? Canları acıdı mı? Onlara nasıl yardımcı oldun?” gibi sohbet sorularıyla ona eşlik edin. Bu defa senaryonun kontrolü kendisinde olduğundan taşıdığı endişeyi de kontrolünde hissedecektir. Oyuncaklarının yaşadığı duyguları size özgürce ifade etmesine izin verin. “Korkacak bir şey yok ki!” “Bebek hiç ağlamıyor ki!” gibi duyguları bastıracak cümleler kurmaktan kaçının. Her zaman ifade ettiği duyguya izin verin ve kabul edin.

Oyunlarında şiddet içerikli hareketler yapıyorsa; gerçek hayatta nerede şiddete maruz kaldığına dikkat edin. Televizyon açıkken maruz kaldığı görüntüler, bilgisayar oyunları ya da aile içindeki iletişimde şiddete tanıklık ediyorsa bu diyalogları ve görüntüleri oyunlarına yansıtıyor olabilir.

Oyunlar sayesinde hem kendi yönettikleri senaryolarla, hem de lego ya da benzeri oyuncaklarla yaratıcı zekaları gelişir. Çocuğunuz; size hiç de telefon gibi görünmeyen bir deniz kabuğunu kulağına tutup telefonla konuşur gibi evin içinde gezebilir. Öyle zamanlarda doğrucu davutluk yapmayıp bırakın hangi objeyi nasıl kullanmak istiyorsa kullansın. Onun telefon olmadığını aslında o da biliyor 🙂

Çocuklar az önce söylediğim gibi kendi senaryolarını kurup oyunlarını yönettikçe kendilerini daha iyi ifade etmeye başlarlar. Size gelip “bebeğim ağlıyor” diyebilir. Biraz sohbet sonunda ya da oyunun devamında “okulda arkadaşları onunla oynamadığı için ağlıyor” sonucuna varabilirsiniz. Böylece siz de onun dünyasının bir parçası olursunuz.

Çocuğun kendini en özgür hissettiği zaman müdahalesiz oyun oynadığı zamanlar olabilir. Hele bir de kirlenebiliyor, bir şeyleri deneyimliyorsa değmeyin keyfine. Hem özgürlük değerini; hem de en güzel öğrenmeyi bu süreçte yaşar. Örneğin; bahçede, parkta, plajda, evde serdiğiniz bir örtü üzerinde özgürce boya yapıyorsa, kumları ıslatıp şekiller oluşturuyorsa, belki oyuncaklarını yıkıyorsa, üstü başı ıslanıyor ya da çamur oluyorsa vb. kaygısız eğlenmenin tadına varabildiği anlar var oldukça koyduğunuz sınırlara uyumu da artacaktır. Her hareketin yasak olduğu bir evde çocuklar sınırları aşmaya, kuralları tanımamaya daha meyilli olur. Ancak zaman zaman özgürce deneyim yaşamasına izin verilen çocuk sınırlara da daha kolay adapte olur.

Oyunlar en kolay ve etkili öğrenmeyi de sağlar. Sayıları, şekilleri, kuralları, renkleri her neyi akılda kalır şekilde öğretmek isterseniz oyun yoluyla yaptığınızda kalıcı öğrenme gerçekleşir. Oyunlara eşlik eden müzikler de öğrenilen şeyin yerleşmesinde çok etkili olur. Anaokullarında oyunla verilen en temel eğitim bu yüzden büyük önem taşıyor. Kızımın bebekliğinden itibaren çok oynadığı oyuncaklarından biri fisher price kurabiye kavanozu idi. Onunla oynayarak şekillere renklere sayılara aşinalık kazandı. Oynadıkça çalan müziği ikimiz de uzun yıllar hatırlarız diye düşünüyorum. 🙂 Çocuğunuz açısından oyunla öğrenmenin en güzel yanı, oynarken öğretme kaygısından kendinizi uzak tutmanız olacaktır. Öğretmeye çalışmadan sadece anda kalarak kendinizi oyuna verin.

Çocuğunuzun ilk yıllarında en sevdiği oyun arkadaşı siz olsanız da; yaşı ilerledikçe, özellikle 3-4 yaş sonrası akranlarıyla ya da biraz daha büyük çocuklarla oynamayı tercih edecektir. Oyunlar; arkadaşlarıyla sosyal ilişkilerini yönetme konusunda ona deneyim kazandıracak. Zamanla bir bakmışsınız; eve davet etmek ya da evine gitmek istediği arkadaşları olmuş. Oyunlar vasıtasıyla sosyal becerileri de gelişecek.

Oyunlar problem çözme becerilerini de arttırır. Puzzle’lar, hangi şekli nereden geçirmesi gerektiğini düşündüren oyunlar, deneme yanılma yoluyla oynayacağı tüm oyuncaklar onun bu yeteneklerini geliştirir. Ona yılmamasını ve tekrar deneyip başarmasını teşvik eden ilk hayat deneyimlerini sağlar. Bunların dışında arkadaşlarıyla da oyun sırasında çıkan anlaşmazlıkları çözmek için iletişim becerilerini kullanması gerekecek.

Son olarak ebeveynliğin can damarı olan bağlantıyı kurmanızı ve sürdürmenizi sağlayacak en etkili yöntem birlikte oyun oynamak. Oyun oynamak sizi onun dünyasına dahil eder. Yıllar içinde; büyüdükçe de onun dünyasında var olmak istiyorsanız ilk yıllardan itibaren orada olduğunuza emin olmalısınız.

Ne dersiniz? Onun dünyasına yeterince dahil olabildiğinizi düşünüyor musunuz?

Bunları okumak sizde oyun oynamak üzerine nasıl bir farkındalık oluşturdu?

Bu yazıyı paylaş

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top