Çatışma yaşanmayan ev yok. Çatışmaların yaşandığı durumları bir uçta kavgaya dönüşmesi bir diğer uçta da tatlılıkla çözülmesi gibi düşünebiliriz. Önemli olan kavgaya dönüşme ucuna gitmeden ortalarda veya huzurla çözmeye yakın bir yerde ilişkimizde hasara ve kırılmalara yol açmadan çatışma ortamını sonlandırabilmek.
- Dinle: Öncelikle karşımızdaki kişiyi çoğu zaman dinlemiyoruz. Konuşmasına izin vermeden cevabı ya da kişiliğine etiketi yapıştırıyoruz. Biraz konuşsa biz altta kalmamak için ne cevap versek diye düşünmeye başladığımız için yine dikkatimizi onun söylediklerine vermemiş oluyoruz. Eşiniz telefonu elinizden bırakmanızı istediğinde ve bunun için size bir şeyler söylemeye başladığında önce dinleyin.
- Onun bakış açısını anla: Kendi bakış açınız size “offf başladı yine hayatıma karışmaya” diye sizi tetikleyip odayı terk etmeye, sözünü bitirmeden bağırmaya başlamaya, kendinizi iletişime kapatarak daha da telefona gömülmeye ya da oflayarak telefonu bırakıp surat asarak eşinizi cezalandırmaya yöneltse de; onun bakış açısı / niyeti hiç de hayatınıza karışmak olmayabilir. O neden şimdi böyle bir şey söylüyor merakıyla onun bakış açısını anlamaya çalışın.
- Duygusunu anla: Siz işten eve gelip hep telefona baktığınızda eşiniz kendini yalnız, sizden kopuk hissediyor olabilir. Bunu çok iyi ifade edemese de altta yatan duygusu bu olduğu için size sitem ediyor, kızıyor olabilir. Siz de ona kızgın bir şekilde cevap vermeden önce onun bu duygularını görebilirseniz iletişimi açık tutabilirsiniz.
- İhtiyacını anla: Her “olumsuz” ifade ettiğimiz duygumuz altta yatan karşılanmayan bir ihtiyaçtan kaynaklanır. Eğer eşiniz yalnız ve kopuk hissediyorsa bunun nedeni duyulmak, görülmek, takdir edilmek, değer görmek, aidiyet, bağlantı, yakınlık, sevgi, destek, duygusal güvence, işbirliği, kendini gerçekleştirme gibi pek çok ihtiyaçtan kaynaklı olabilir. O, bu ihtiyaçları bu listedeki netlikle ifade edemeyebilir. Ama siz anlayacak olgunlukta olabilirseniz iyi iletişimde birbirinize doğru büyük ve önemli bir adım atmış olursunuz.
- Hatanı kabul et: Bu ihtiyacı da anladıktan sonra nerede hata yaptığınızı görüp kabul edebilirsiniz. Eşiniz böyle hissediyorsa demek ki gerçekten bu ihtiyaçlarından bir ya da birkaçının karşılanmadığını hissediyor. İhtiyacı ev işlerinde destekse ve siz bunu yapmıyorsanız, kabul edin. İhtiyacı sürekli çocukla ilgilendiği için kendini gerçekleştirmekse ve siz bunun için alan açmıyorsanız, kabul edin. İhtiyacı takdir edilmekse ve siz gerçekten yaptıkları için hiç teşekkür etmiyorsanız hatanızı kabul edin. Kendinize dönüp bakmak hayattaki her ilişkinin sağlıklı devamı için ilk adım.
- Özür dile: Hatanızı anlayıp kabul ettiyseniz özür dileyin. Özrü karşı tarafın kırgınlığının geçirileceği şekilde dilemek önemli. Bunun için öncelikle hatanızın ne olduğunu ifade edin. Bir daha tekrarlanmaması için nasıl bir önlem almayı düşünüyorsanız onu söyleyin. Son olarak eşinizden sizi affetmesini isteyin. Duygusunun ve ihtiyacının anlaşıldığını hisseden kişi içtenlikle af dilenmesini mutlaka dikkate alacaktır.
“Telefonuma bakarak çok vakit harcadım ve sana kendini yalnız hissettirdim. Bundan sonra eve gelince telefonumu içerideki odada bırakacağım ve seninle vakit geçirmeye / ev işlerinde sana daha çok destek olmaya / senin kendine vaktin kalması için çocuğumuzla vakit geçirmeye daha çok özen göstereceğim. (Telefonu tamamen içeride bırakamayacağınız bir işiniz varsa veya yapmak konusunda kendinize güvenmiyorsanız telefonuza bakacağınız bir saat aralığı belirleyip o sürede bakacağınızı söyleyebilirsiniz.) Çok özür diliyorum. Beni affeder misin?”
Her ilişkide bazen bağlantı kopmaları, uzaklaşmalar, kırılmalar olur. İlişkiler sadece iletişimle tamir edilir ve güçlenir. İyi ilişkiler içindeki insanlar hiç hata yapmadıkları için değil; ilişkiyi yürütecek iletişim becerilerine sahip oldukları ve bunun için çaba harcadıkları için uzun soluklu olur.
Mükemmel evlilik hayatı, her an her iki tarafın da mutlu olduğu bir ilişki diye bir şey mümkün değil. Mümkün olan tek şey karşı tarafın duygularının ve ihtiyaçlarının farkında olmak, duyarlılık göstermek, ve emek vermeye devam etmek diye düşünüyorum.
Siz ne düşünüyorsunuz?
Birbirimizin daha farkında olmak için neye ihtiyacımız var?
Birbirimizin duygu ve ihtiyaçlarına yeterince duyarlılık gösteriyor muyuz?
Daha fazla göstermek için neye ihtiyacımız var?
Genelde çatışmaları skalanın hangi derecesinde nasıl çözüyorsunuz?
Bir dahaki çatışmada bu adımları uygulamak nasıl bir fark yaratır?
Benimle görüşlerinizi ve duygularınızı paylaşırsanız çok sevinirim. İçten sevgilerimle…