Anne olmak bir çocuğu dünyaya getirmekten çok daha öte bir anlam taşıyor.
Daha görmeden, tanımadan bir canlıyı sevmeye başlamak…
Hayatta kalmak için sana bağımlı olan bir canlıyı içinde taşımak ve ona daha içindeyken bakmaya başlamak…
Daha içindeyken hayatını ona göre düzenlemeye başlamak…
Doğduktan sonra uykusuz gecelerde onunla ilgilenmek…
Emzirme yaraları ve acılarına rağmen onun iyiliğini düşünerek tüm gücünle emzirmeye devam etmek istemek…
İçinde var olduğunu bile bilmediğin şefkati, sevgiyi ona göstermek, kendine şaşırmak…
Onun büyümesinin, gelişmesinin en yakın tanığı olmak…
Her gün şaşırmaya devam etmek…
Üzüldüğü, hayal kırıklığına uğrayıp ağladığı zaman çaresiz hissedip onunla birlikte ağlamak…
Bazen sadece onu izleyip içindeki sevgi kabarmasıyla akan gözyaşlarına şaşırmak…
Anne diyeceği günü sabırsızlıkla bekleyip; sonra bir noktada “anne! Anne! AnnEEE!” diye bağırmasından bunalmak…
Ağlamak isterken gülümsemek; gülümserken gururla ya da mutlulukla gözyaşları dökmek…
Sürekli duygusal ikilem içinde yaşamak…
Gelişimi için bağımsızlaşma yolunda desteklerken bazen düşmesine göz yummak…
Sonra da üstünü silkelemesine yardım etmek, koşulsuz sevgiyle yanında olmak…
Komik olmayan şakalarına, sadece anlatırken çok komik göründüğü için kahkahalarla gülmek…
Bitmeyen hikayelerini keyifle dinlemek…
Çok kötü bir gün geçirdiğinde bile sana sarılmasıyla dünyanın durduğunu hissetmek…
Onun olduğu insanı kendi idealindeki çocuk fikrinden bağımsız; olduğu haliyle görmeye, tanımaya çalışmak…
Onun iyiliği için aşırı korumacı içgüdülerini kontrol etmeye çalışmak…
Sürekli kendinle mücadele içinde olmak…
Sürekli kendini sorgulamak…
Yetersizlik hissine yenik düştüğün anlarda insan olduğunu hatırlamak…
Kendini affetmek…
Annelik benzeri olmayan bir bağ… Bir hediye… Bir lütuf…
Hissettiğim en derin ve en sonsuz sevgi.
Başıma gelen en güzel şey.
İyi ki anneyim…
İyi ki bu yolculukta sizlerleyim.
Anneler Günümüz Kutlu Olsun…
İçten sevgilerimle.