Bir önceki paylaşımda yoğun hayatlarımızı yavaşlatmaktan bahsetmiştim. Bugün de; sevgililer günü vasıtası ile yavaşlattığımız hayatlarımızda sevgiye yer açmaktan bahsetmek istedim.
Çocukların sevildiklerini bilmenin ya da duymanın ötesinde sevgiyi hissetmeye ihtiyaçları var. Bunu yapmanın önemli yollarından biri sarılmak. Ama eve gelince ya da evden çıkarken ki hızlıca sarılmalardan bahsetmiyorum. Uzun süren ve hissedilerek yapılan günde en az bir kucaklaşma aranızdaki bağı güçlendirmek için ilk sırada yer alıyor.
Sonrasında göz teması kurmak geliyor. Konuşurken ve çocuklarınızı dinlerken onlarla aynı seviyeye inmek, gözlerine bakmak güven hissini verecek ve sevgi bağını güçlendirecek. Aman ne var bunda diyebilirsiniz; ancak hayatın içine baktığınızda çocuklarla konuşurken veya onları dinlerken pek çok kez ya başka bir şeyle uğraştığınızı ya da telefona baktığınızı fark edeceksiniz. Gerçek göz teması ve ilgiyle dinlemek çok şey değiştirir.
Yaşamı ağırdan aldığınızda muhtemelen sabrınız da artacak. Çünkü yoğunken hep bir yere aceleniz var ve hep bir koşturma içindesiniz. Sakinleşip sabır gösterdikçe sevgiyle iletişime yer açılacak.
Son olarak da oyun oynamak sevgiyi ve anne baba çocuk arasındaki bağı pekiştirir. Oyuna zaman ayırmak ve kendini vererek yerde oturarak çocukla oyun oynama deneyiminin çocukta yarattığı duygunun yeri başka hiçbir şeyle doldurulamaz.
Sevgiye zaman yaratıp bunlara dikkat ettiğimizde ailemizde neler değişir? Dönüşür? Ve bu dönüşümün yarattığı duygu ne olur?
Sevgililer gününüz kutlu olsun…