“Eski Ben”e Kapıyı Kapatmaya Hazır Olmak

Bugün sizlerle anne olduktan sonra göz yaşları içinde okuduğum bir yazının o dönem kendi yaptığım çevirisini paylaşıyorum.

“Anne olmanın en zor yanı önceki ben’e kapıyı kapatmaktı, ve buna hazırlıklı değildim.” Uykusuz gecelere, ilişkimdeki gerilimlere, emzirmenin zorluklarına, ve hatta doğum sonrası vücudumla ilgili imaj meselelerine (neredeyse) hazırlıklıydım. Hazır olmadığım gerçek şuydu ki; bir kez anne olduktan sonra, bir daha asla “anne olmamak” mümkün değildi. Bu ifadenin saçmalığının farkındayım. Islak kuru değildir ya da siyah beyaz değildir kadar basit görünüyor. Bunlar birbirine zıt, fakat ben annelik öncesi ve anneliğin birbirleriyle zıt olduklarını düşünmedim. Bir bakıma, bir fark olduğunu bile fark etmedim. Ben tamamıyla aynı insan olacağımı zannetmiştim, sadece hayatımda yaptığım yeni bir şey, şirin bir yeni insan olacaktı.

Fakat hiç de öyle olmadı. Ben kendimin değişik bir biçimi haline geldim, başka bir evrenden gelen bir ben. Anne olmanın bir kadına getirdiği bütün o inanılmaz ve harika şeyleri kabul ediyorum; fakat bu o değişimlerle ilgili değil (ve kendimi açıklama mecburiyeti hissetmem komik değil mi). Bu; bugün hala düşündüğüm, kaybettiğim ben, yasını tuttuğum ben’le ilgili.

İlk bebeğim sadece birkaç aylıkken kafama dank etti. Yorgundum, darmadağınıktım, kırışık, salyalı ve/veya bebek kakalı lohusa kıyafetleri giyiyordum, ve bebeğimle çoğu zaman yalnız olduğumdan kendimi dünyadan biraz dışlanmış hissediyordum, evimde, karanlık kara kış ortasında.

Bir gün, o zamanki eşim aradı ve bazı iş arkadaşlarının içki içmeye gideceğini ve kendisinin de onlara katılmak istediğini söyledi. Ben, tabii ki bir anne olarak görevdeydim, nazlanmalarıma karşı savunmasız ve merhametime muhtaç bana bağlı bir küçük pembe yaratıkla.

O dakikada, telefonu kapattıktan sonra fark ettim ki, ben kesin olarak artık bir zamanlar olduğum kişi değildim.

Hala derinde o duyguyu hatırlıyorum, o anı… Bu yeni insana kendimi açmadan önce eskiden olduğum kişiye hoşçakal dememiş  olduğumun farkındalığının üzerime çöküşü, anne olmamanın ne olduğunu neredeyse hatırlayamayan bu yeni ben.

“Eski ben”den anneliğe doğru mutlu ve heyecanlı bir geçiş yapmıştım. Bir el bile sallamadan onu bırakmıştım, o; canlılığı ve umudu olan, içinden geldiği gecelerde dışarı çıkan, ve yoga dersleri ve şık restoranlar için aldığı Grupon biletlerini hemen kullanan insanı. Saç kestirmeye giden, moda trendlerini neşeyle takip eden, kitap okuyan, ve evde bir gecenin vakit kaybı olduğunu düşünen insan. Onu seviyordum, enerjisini, iyimserliğini ve gençliğini, ve aptalca 20’li yaş maceralarını ve (çoğunlukla) biraz pişmanlık duyulabilecek hatalarını. Ve şimdi o gitmişti ve ben hiç hoşçakal dememiştim, veya onu hiçbir zaman unutmayacağımı söylememiştim, bana öğrettiği dersler için minnettar olduğumu, hayatımda artık ona yer olmasa da bir şekilde her zaman bir parçam olacağını.

Hamile kadınlar ve onların eşleri ile çalışıyorum. Güzel, yaşamı onaylayan bir işim var. Aile olacak kişilerin umudu, coşkusu, ve sevgisi bulaşıcı, bekleyişleri canlandırıcı. Verdiğim her doğum öncesi dersinin sonuna doğru, yeni anne-baba olmanın çılgınlığı ile ilgili şakalar yapıp gülündükten sonra biraz ciddileşirim ve herkesten sadece kendilerine yapacakları en büyük iyiliği yapmalarını isterim, bu keşke bana da birileri söyleseydi dediğim bir şey. “Kendinize hoşçakal deyin” derim onlara. “Bunu yapın. Bunu hürmetle, sevgiyle ve huzurla yapın. Bir daha asla şu anda olduğunuz insan olmayacaksınız.”

Bunu negatif ya da karamsar bir şekilde değil, onları bu noktaya getiren yolu onurlandıracak şekilde söylediğimi belirtirim. Bu dönemin kapanışını işaret eden birşey yapmalarını, hayatlarının bu dönemine kadar olan herşey ve onlara öğrettikleri için teşekkür etmelerini istiyorum. Bazı kişiler için bu törensel birşey olabilir, belki eski fotoğrafların üstünden geçmek ve onları kaldırmak gibi. Bazıları içinse, eşleri ya da arkadaşlarıyla bir yemeğe çıkarak biten bu güzel döneme ve gelen yenisine kadeh kaldırmak olabilir.

Nasıl doğru geliyorsa, bir yolunu bulup bu eşikle barışmaya ve onu geçmeye onları teşvik ediyorum.

Hamile karınları ve iyi dinlenmiş görünen yüzleriyle grup halindeki kadınlara ve erkeklere bakıyorum ve biliyorum ki hayatlarının bu döneminin bittiğini anlıyorlar. Bu sorun değil; çünkü pek çok başka dönem gelecek; fakat bu bitiyor ve sayfayı kararlı ve bilinçli şekilde kendileri çevirmek zorundalar; çünkü geri dönüşü yok. Bu hem acı hem tatlı, ve ben dersin bu bölümünde sıklıkla biraz duygusallaşırım, ve katılımcıların yüzlerinde bunun kendileri için gafil avlandıkları yeni bir düşünce olduğunu görebilirim.

Artık çocuklarım 12 ve 9 yaşında ve çok daha bağımsızlar ve ben sadece kendimle ilgili şeyler yapacak alana biraz daha kavuştum. Yine de bu önceki olduğum kadına döneceğim anlamına gelmiyor. Bu iki kalp ve ruh bana her zaman bağlı ve dünyaya nasıl baktığımı ve davranışlarımı belirliyorlar.

Şimdi olduğum kadını ve hayatımın içinde olduğum bölümü seviyorum; fakat bir zamanlar olduğum kadını her zaman özleyeceğim, tıpkı bir daha asla görmeyeceğiniz tatlı ve sadık bir arkadaşı özler gibi, ve “hoşçakal” demiş olmayı dileyeceğim.

Sonuna kadar okuyanlara çok teşekkür ediyorum. Orijinal yazıyı çok aramama rağmen bulamadım. Sadece çevirisini notlarımda buldum. Size neler hissettirdi? Eskiden olduğunuz kişiyle vedalaşmak nasıl gelirdi size? Siz de dönüştüğünüzü hissediyor musunuz? En çok neler değişti?Paylaşırsanız çok sevinirim.

Bu yazıyı paylaş

““Eski Ben”e Kapıyı Kapatmaya Hazır Olmak” için 23 yorum

  1. Yazınızı çok içten buldum. Ve dediğiniz gibi eski sadık bir dostumu kaybetmiş gibiydim biraz benim hoyratligim biraz çocuğumun asiliginden kaynaklıydi sanırım ama bu yeni bene alışmak zor oldu benim için. Aslında ben yeni beni kucaklamakta zorlanmisim oysaki yeni ben çok zor değilmiş. Zor olan onu kabullenip kucaklamakmis. Ama yazınız bana eski bene tamamen hoşçakal deyip yeni bene daha sıkı sarılmam gerektiğini hatırlattı. Ve bı kaç yıl sonra eski ben olamasamda ona yaklasabilir kendime yeni bi ben inşaa edebilir misim ❤️ bunları hatırlattığıniz için çok teşekkür ederim 💜

    1. Yorumunuz için çok teşekkür ediyorum. Eski ben olamasanız da onu sevgiyle hatırlıyorsunuz ve içinizde derinde onun özelliklerini taşıyorsunuz. Zaman içinde “farkındalıkla” o özelliklerle iletişime geçmek, dönüşmüş yeni ben’e yaşatmak istediğiniz özellikleri de entegre etmek bence elinizde. Yeni ben’i inşa ederken bol şans diliyorum. İçten sevgilerimle.

  2. İlk cümleleri okurken beni anlatıyordunuz sanki sonuna kadar okumaya karar verdim,Bende bekar kendime veda etmemiş bir anneyim,şuanki halimden çok memnunum tek farkla kendime ayırdığım vakitlerin kısıtlılığı.Önce haftalık kuaföre giden biri olarak şu an sene de bir iki kez gidebiliyorum😂.Bu yazıdan şunu çıkardım ki bu çok iyi oldu bana göre,şimdi anneyim ama 5-10yıl sonra anneanne veya nine olacağım inşallah🥰ve o zamanda anneliğe veda edip anneanneliğe yada kayınvalideliğe terfi ederken tören tapmam gerekecek😂yazı İçin tşk

  3. Aynada kendimi görmüş gibiyim …
    Bu duyguları yazınızı okuyunca adını koyamadıgım anlamlandıramadıgım yeni beni içimdeki boşluk eski beni uğurlamayı bilmediğimden miş çok etkileyici ve anlamlandırıcı bir yazı teşekkür etmek isterim öncelikle bu duyguları yanlız ben mi yaşıyorumlarla dolu soru yağmuru vardı içimde şimdi anlıyorum ki yanlız değilmişim sizin sayfanızla bugün tanıştım iyi ki tanımışım şimdiden içim ısındı.

    1. Yorumunuz için çok teşekkür ediyorum.
      Pek çok anne aynı durumda. Ben de yeni anne olduğumda bu gruba dahildim.
      Bir kapıyı gerçekten kapatmamız gerektiğini hiç düşünmediğimiz için hep eski ben’in yasını tutup artık yapamadığımız şeylerin öfkesini veya üzüntüsünü biriktiriyoruz.
      Şimdi geldiğim noktada biliyorum ki; annelik zamanla eski ben’in özlenen ve geri getirmek istenen taraflarıyla kısmen bağlantıya geçmenizi sağlıyor. Fakat şimdi yeni kimliğinizle olduğunuz yeni insanı inşa etme zamanı.
      İçten sevgilerimle…

  4. Semra Yıldırım

    Yazınızı okuyunca farkettim hayatımın hasretle hatırladığım ve her defasında daha çok özlediğim bölümleri vedalaşmadığım kısımlar. Sanki geçmiş değil de elimden zorla alınmışlar gibi. Ama şimdi her dönemimi gerektiği gibi yaşıyorum. Biraz da yaşımın verdiği tecrübeyle sanırım giden bölüme huzurla el sallayıp geleni sevgiyle kucaklıyorum arzularımın dışındakileri sabırla kabul edip ya da sükunetle uzaklaştırıyorum. Yazıdan çok etkilendim. Bugünden sonra kıymetli tavsiyeleriniz için takipteyim.

    1. Yorumunuz için çok teşekkür ediyorum.
      Ne mutlu size… “Kabul” hayatta en kıymetli kazanımlardan biri ve ne mutlu bana ki; size bu yazıyla ulaşmayı ve dokunmayı başardım.
      Çok memnun oldum, içten sevgilerimle…

  5. Serpil Kaya Gürbüz

    “Onu seviyordum, enerjisini, iyimserliğini ve gençliğini, ve aptalca 20’li yaş maceralarını ve (çoğunlukla) biraz pişmanlık duyulabilecek hatalarını. “ bunu çok iyi anlıyorum ve çok özlüyorum… Ama neden çocuklar biraz büyüyüp biraz özgürleşince özlediğimiz o kadına tamamen dönüşmesek de bazen öyle davranamayalım ki? Bunun umudu var bende…

    1. Kesinlikle… Ben de hep onu söylüyorum.
      “Tamamen dönüşemeyecek” olduğumuzu bilmek kıymetli; fakat zaman geçip her şey dengeye oturdukça eski ben’in özlediğimiz taraflarıyla bağlantıya geçip onu yaşatmak elimizde. Umudunuzu anlıyorum ve sonsuz destekliyorum.
      İçten sevgilerimle…

  6. Dilara Öney

    Merhabalar 🙂 öncelikle ben henüz anne değilim. Daha 21 yaşındayım. Ama bu yazıyı okumak istedim. Sonuçta benimde bir gün yaşayacağım bir süreç. Okuyunca çok duygulandım. Suanki halimden şikayetçi bir insandım. Ama suan anladım ne kadar değerli olduğunu. Banada böyle bir kapı araladı yazınız. Her dönem kendi içinde o yaşta güzeldir tabikide. Bende çocukluğuma veda ederken çok zorlanmıstım. Asi özgürlüğüne düşkün deli dolu bir genç kız olarak sanırım ilerde bende bugünleri çok özleyeceğim. Sevgilerle…

    1. Yorumunuz için çok teşekkür ediyorum. Böyle bir öngörüye sahip olarak bu yazıyı okumanız harika. Sizi içtenlikle tebrik ediyorum. Dediğiniz gibi bu günlerinizin, her anınızın tadını çıkarın. Daha sonra da hazır olunca bu farkındalıkla anne olduğunuzda anneliğin keyfini doya doya yaşayın. Hayat farkında olunca daha güzel. İçten sevgilerimle…

  7. Damla Polat

    Kendimden o kadar fazla yer buldum ki bu yazıda.. demek yalnız değilmişim dedim. Ne zamandır o eski beni özleyen ama şuan iki tatlı çocuğum olduğu için de kendimi böyle düşündüğüm için üzülen pişmanlık duyan bir haldeyim. Sanki eski halimi özlemek onlara ihanet etmek gibi. Suçlu hissettiriyor bana .Ama kendimi ve kendimle geçirdiğim zamanı özlemekten kendimi alıkoyamıyorum. Evet o anlara dönemem ama yaklaşmak isterim . Sanırım çocuklarım büyümeden bu mümkün olmayacak. Umarım o zamana kadar ben tükenmem

    1. Merhaba, yorumunuz için çok teşekkür ediyorum. Öncelikle eski günleri özlemenizin çok doğal olduğunu bilmeniz ve yalnız olmadığınızı anlamanız çok kıymetli.
      Tükenmemek için bugün sizin kontrolünüzde ne gibi önlemler alabilirsiniz?
      Kendinize nefes alma molaları yaratmak için neye ihtiyacınız var?
      Bu ihtiyaçlarınızı karşılamak için atabileceğiniz ilk küçük adımınız ne olabilir?
      Zaman içinde her şey dengesini sizin farkındalığınızla ve bilinçli çabanızla bulacak. O yüzden bu soruların cevaplarını içinizde bulmaya çalışın. Bir sorunuz olursa ben her zaman buradayım.
      İçten sevgilerimle…

      1. Damla Polat

        Cevapladığınız için çok teşekkür ederim. Yanımızda olduğunuzu bilmek çok kıymetli 🙂

  8. İlknur aydın

    Bu yazı annelerin iç sesi gibi anne olmadan gerçekten anlamıyorsun söylenenler hikaye gibi geliyor kendini gerçeğin içinde bulmadan ama anne olmak kadar güzel birşey yok ötesi yok bu mutluluğun tarif edilemez tabi ki eski ben şimdiki ben değilim 😀

    1. Yorumunuz için çok teşekkür ediyorum. Annelik tüm zorluğuna rağmen dünyanın en güzel hissiyatı bence de.
      Bu zorlukları da kucaklamak, zorlandığımız tarafları kabul etmek, tüm anneleri yargılamadan yaşadıkları süreç içinde desteklemek amacım. İçten sevgilerimle…

  9. Seher Yıldırım

    Beni anlatıyorsunuz sandım . O kadar heyecanlı okudum ki yazınızı emeğinize sağlık . Ben “eski beni “çok seviyordum ama anneliği daha çok seviyorum . Annelik sabır ,fedakarlık isteyen bir mertebe . Eee cennet boşuna annelerin ayakları altında değil ….

  10. Yazıyı okurken yer yer kendimi okuyormuş hissine kapıldım. 24 yaşında bir anne olmak hem çok güzel hem kabul etmeliyim ki biraz ürkütücü. Yapmak istediğim ama yapmadığım onca şey olduğunu fark ediyorum zaman zaman sonra da insan hep bir şeyler yapmak ister ve hep yarım kalır diyorum kendime. Evet eski ben sanırım yarım kaldı, tamamlanmadı. Bahsedildiği gibi hoşçakal diyemedigim için birçok şey de onunla kaldı. Anne olduğum için pişman değilim aksine bir evladım olduğu için çok mutluyum ama bir daha asla “anne olmamak” düşüncesini vakti zamanında pek idrak edebildiğimi sanmıyorum. 🙂 Olsun, yeter ki sağlık olsun. Bazı şeyleri geç de olsa fark ettim. İlerde kızıma ışık tutacağım belki bu yolda. Ona bu konuda rehberlik edeceğim, ne mutlu. Hiç farkına varmadan da geçip gidebilirdim… Dönüştüğüm kadını seviyorum. İçimden de bu kadar merhametli ve bir insanı (çocuğumu) bu kadar çok seven bir kadın çıkabileceğini hayal bile edemezdim. Anne olduktan sonra da çok daha iyi bir insan oldum. Şimdiden kızımla birlikte büyümenin ve öğrenmenin heyecanını yaşıyorum. Dilerim sağlıkla nice güzel günlerimiz olur. Eski ben de bana ara sıra kapının ardından bakıp gülümser.. 🙂

    1. Sevgili Ayşe Hanım, yorumunuz için çok teşekkür ederim. Deneyiminizi içtenlikle paylaştığınız için de ayrıca teşekkür ederim.
      Tüm farkındalıklarınız için sizi tebrik etmek istiyorum. Dediklerinize katılıyorum. Hiç farkına varmadan da geçip gidebilirdiniz… Farkındalıkları yaşamak için hiçbir zaman geç değil. Ne mutlu size ki kızınızla birlikte büyümek ve öğrenmek yolculuğunda heyecanla yol alıyorsunuz. Ne mutlu bana ki bu yolculukta ben de her zaman sizlerleyim.
      Ailede İletişim topluluğuna katılmak için bültene üye olursanız çok sevinirim.
      İçten sevgilerimle, Gülşah

  11. Ben bebeğim yaklaşık 1 yaşına yaklaşmış olmasına rağmen hala eski ben e veda edebilmiş değilim. Şuanki halimi hala pek kabullenmiş ve sevmiş değilim. Yalnızca hislerimi ve sevgimi seviyorum bebeğime olan. Ancak dış görünüm yaşadığım zorluklar hiçbirini sevmiyorum ve eski beni çok özlüyotum

    1. Merhaba, yaşadığınız süreç çok normal. Adaptasyon sürecini yaşıyorsunuz. Dengeyi bulmanız, yeni rolünüze alışmanız zaman alacak. Ama farkındalıkla hayatın değiştiğini, artık eski ben’in içinizde bir yerde var olduğunu fakat onu yaşatmak için zaman zaman özellikle bağlantıya geçmeniz gerektiğini kabullenebilirsiniz. Yeter ki duygularınızı ve ihtiyaçlarınızı fark edin, onları onurlandırın. Onları bastırmayın, duymazdan gelmeyin. Her şey yoluna girecek. Ailede İletişim topluluğuna üye olmak, avantajlardan ve özel yazılardan yararlanmak için bültene üye olmanızı öneririm. Ben her zaman yanınızdayım. İçten sevgilerimle…

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top