Bağırmanın 3 Çeşidi

Geçenlerde yazdığım “Bağırmadan Beni Dinlemiyor” yazısına gelen mesajlar ve yorumlar üzerine bu konuda bir yazı dizisi yapmaya ve bu  konuyu derinlemesine ele almaya karar verdim. Önümüzdeki 4 gün boyunca sakin kalabilmenin ve çocuğumuza sesimizi bağırmadan duyurabilmenin yöntemleri üzerine paylaşımlar yapacağım.

Bugün bağırmak deyince ne anlıyoruz? Her ses yükseltme bağırmak mı sayılır? ya da Kabul edilebilir bağırmak diye bir şey var mıdır? diye düşünürken Bağırmanın 3 Çeşidi’ni incelemek istedim.

Birincisi ses yükseltmek: bunu dikkat çekmek için, seslenirken ya da sadece heyecanla konuşurken yapmamız mümkün. Ya da bazen biraz sert bir ses tonuyla konunun ciddiyetini vurgulamak için de ses yükseltilebilir. Tabii ki çocukla her zaman bu tonda konuşulmaz; ama “arada” kullanılan böyle bir ses tonu çocukta kalıcı bir hasara ya da korkuya yol açmaz. Ama tekrar üzerine basmak istiyorum ki; eğer kızgınken ses yükseliyorsa onun adı sadece ses yükselmesi değil bağırmak da olabilir. Onu ayırt etmekte fayda var.

İkincisi kızgın, sinirli, öfkeli, hiddetliyken gerçekten BAĞIRMAK. Bu durumda ağzımıza ne geliyorsa söylüyor, düşünmeden konuşuyor, kırıcı, tehditkar, sitemkar cümleler kuruyor olabiliriz. Örneğin; “Yine mi dağıldı bu ev? Bıktım artık! Hizmetçi miyim ben?! Öğretemedim hala sana düzenli olmayı. Ne pis bir çocuksun sen! Yeter, kaçmak istiyorum” vs.. Bu cümleleri tehditle, sitemle daha da fazlalaştırmak mümkün. Bu tip bir bağırma kronik olduğunda çocuğu korkutur ve duygusal olarak yaralar. Çocuk; sinirle gerçekten kast etmeden söylediğiniz cümleleri ciddiye alır. Annem / Babam benim yüzümden bu evden kaçacak, beni bırakacak güvensizliğini gerçekten yaşar.

Sonuncusu ise tehlikelere karşı uyarmak için yaptığımız faydalı bir bağırma çeşidi. Örneğin çocuk ateşe dokunmaya çok yaklaştıysa, bir yerden düşmek üzereyse veya topun peşinden yola koşuyorsa onu uyarmak için bağırırız. “Aman dikkat!” “Hayır” “Oradan uzaklaş!” gibi… “Bağırma” halini bu sonuncu çeşidiyle sınırlandırmak ve sadece tehlike durumlarında bağırmak en ideali.

Şunu da söylemek istiyorum ki; az önce bahsettiğim yaralayıcı cümleleri bağırmadan; ama sinirle ağzınızdan çıkarırsanız aynı derecede hasar verici olacaklardır. Düşünerek konuşmak, konuşmadan önce sonuçları değerlendirmek ve duygularımızı yönetmek ancak bir yetişkinin yapabileceği şeyler. Bunu önce bizler yapacağız ki; çocuklarımız da öfke, üzüntü, hayal kırıklığı gibi olumsuz nitelendirilen duyguları nasıl ele aldığımızı modellesinler. Küçük yaşlarda bunu yapamamaları çok normal; ama büyüdükçe sizin gibi tepki vermeye başladıklarını göreceksiniz. Siz küsüyorsanız o da küsecek, bağırıyorsanız o da bağıracak, şiddet uyguluyorsanız o da uygulayacak, sakince konuşarak duygularınızı ifade edebiliyorsanız o da bunu yapacak.

Ne dersiniz?
Bağırmanın 3 çeşidini değerlendirmek sizde nasıl bir duygu oluşturdu?
Daha çok hangi çeşidini uyguluyorsunuz?
Siz çocukken hangi ses tonuna maruz kaldınız?

Benimle paylaşırsanız çok sevinirim.
İçten sevgilerimle…

Bu yazıyı paylaş

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top