Anne Baba Olmak

  • Çocuğunuz olunca hayat tamamen değişiyor.
  • Daha önce önemli olan şeyler artık önemli olmuyor.
  • O noktada bebeği tanımak ve uyum sağlamak önemli.
  • Her şeyi bilmek gerekiyor gibi bir baskı hissediyorsun.
  • Senin önemli biri olup olmamanla ya da para kazanıp kazanmamanla ilgilenmiyor. Sadece yanında olmanı istiyor.
  • Öncelikler değişiyor.
  • Göz teması ve sevgi ile kurulan bağ sayesinde çocuk gelişiyor.
Bir bebeği dünyaya getirmenin anlamı ailenin yaklaşımına bağlı.
Çocuktan hayatınızdaki bir boşluğu doldurmasını mı bekliyorsunuz?
Planladığınız bir şeyi başaramadınız ve şimdi çocuğunuz aracılığıyla mı başarıyorsunuz?
Yoksa çocuğun kendi potansiyelini gerçekleştirmesi, kendi hayatının senaryosunu yazması için en iyi olanakları yaratmak için mi oradasınız?
Toplumda hamilelik ya bir hastalık gibi görülüyor; ya da hiçbir şey olmamış gibi kadının hayatına devam etmesi bekleniyor. Halbuki gebelikte kadın vücudunda ve ruhunda çok şey değişiyor. Anlayışla tadı çıkarılması gereken bir dönem.
 
Kadınlarda “aman hamilelik işimi etkiliyor gibi görünmesin, patronumun gözünde yetersiz görünmeyeyim” gibi bir kaygı yaşanıyor. Erkeklerin ebeveynliğe alışması daha uzun zaman alıyor; çünkü kadınlar değişimi önce bedenlerinde deneyimliyor.
 
Doğum hikayelerini herkes film şeridi gibi hatırlıyor. İnsan hayatının en unutulmaz anları.
 
Anne olduktan sonra evlat sevgisinin büyüklüğü ve derinliğini hissederken zorluklarını da tüm anneler yaşıyor. Şu gibi şeyler söyleniyor:
  • sorumluluğu kabul etmek zaman alıyor.
  • kendime zaman ayırabilseydim daha iyi bir anne olurdum. Kayboldum. Dönüşüm biraz zaman alıyor. Kim olduğumu bilmiyorum.
  • Bunu söyleyen ben olamam. Çok fazla korku, endişe vs. hissediyorum – kendim gibi değilim.
  • Kendi yaşındakilerle konuşmak istiyorsun. Yalnızlık çok büyük. Anne kimliğinle kaybolan kendi kimliğini birleştirmen gerekiyor.
  • Bunu hisseden / zorlanan sadece ben miyim? Kadınların işin bu zor kısmından bahsettiğini duymamak, görmemek, hissetmemek zor. Herkes kendi deneyimini mükemmel yansıtmak istiyor. Halbuki mükemmel olmayan kısımdan da bahsetmek iyi gelirdi.
  • Annelik düşündüğümden çok daha zor oldu.
Hamileliğin sonunda ve doğum sonrasında annenin depresif modda olması beklenen bir durumdur. Buna “ANNELİK HÜZNÜ” denir. Bu bir olgunlaşma krizidir. Uyum sağlama, dönüşüm ve keder dönemidir. Aile düzeni, bedeni, sosyal hayatı, iş hayatı her şey değişir. Keder içeren bir dönüşüm sürecidir. Çok yaygın bir durum. Hamile ya da lohusa kadınların 1/3’ü bunu yaşar. Bu depresyon değil, duygusal değişim ve duygusal denge kurma dönemidir.
 
Belirtileri benzerlik gösterse de “POSTPARTUM DEPRESYON” çok daha nadir görülür. %10 kadar. Çok daha ağır, medikal bakım gerektiren bir dönemdir. Bu dönemde fark edilmezse gerçeklikten ayıramadığı için anne bebeğe zarar verebilir. İçinde bebekten kurtulma, bebeğe zarar verme gibi düşünceler olabilir. Kesinlikle tedavi ve doktor takibi gerektirir.
 
Babalık daha çok çevreden duyulanlar ve deneyimle öğreniliyor. Gerçek erkek bez değiştirmez ya da bebeğini kucaklamaz gibi kültürel koşullanmalar etkili oluyor. Halbuki bu bir ortaklık ve kimse kimseye yardım etmiyor.
 
Bir baba bebeğiyle “var” olarak bağ kurar. Sorumluluk almak anneye yardım etmek değil, çocuğun hayatında var olmaktır.
 
“If Only I Knew” (Keşke Bilebilseydim) kitabında hayatlarının sonuna gelmiş elli başarılı iş adamına 25 yıl önce bilselerdi neyi farklı yapacakları sorulmuş. Kırk tanesi “çocuklarımla daha yakın olurdum” diye cevap vermiş.
 
Anneler genelde babaların dahil olmasına izin vermiyorlar. Halbuki babaların yolu, yöntemi farklı olsa da iyi. Tek bir yol değil, pek çok yol olduğunu kadınların görmesi zaman alıyor.
 
Çocuk sahibi olmak romantik ilişkiyi iyileştirmez. Eşlere ortak bir amaç verse de gerilimi arttırır. Mevcut var olan her ne problem varsa onu büyütür.
 
Babanın rolü önemli; fakat anneden farklı. Çocuğa büyük dünyayı göstermek ve anneyi yaşamına dönmesi için özgür kılmak.
 
Bu belgeseli çok etkilenerek izledim. Çocuklarını daha iyi tanımak, anlamak isteyen tüm anne babalara tavsiye ediyorum. Aynı zamanda anne babalığın zorluklarını, eşsiz keyfini, dünyada çocuk yetiştirmedeki sosyo ekonomik koşulları uzmanların ağzından çok etkileyici görüntülerle aktarıyor. Bu yazımdakiler sadece ikinci bölümde anlatılanlardan özet bilgileri içeriyor. Diğer bölüm içerikleriyle ilgili yazı dizim devam edecek.

Bu bölüm içeriği size neler düşündürdü? 

Anne baba olmadan önce bu role hazır olduğunuzu hissediyor muydunuz? 

Anne baba olduktan sonra hazır olmak konusundaki düşünceniz ne yönde değişti? 

Ne gibi sürprizler yaşadınız? 

Eşinizle ilişkiniz nasıl ne yönde değişti? 

Babanın rolü hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Bir babaysanız çocuğunuzun yetişmesinde ne gibi sorumluluklar üstleniyorsunuz? 

Anne baba olduktan sonra eşinizle çatışmalarınız arttı mı? Azaldı mı? 

Paylaşırsanız çok sevinirim. İçten sevgilerimle…

 
 
 
Bu yazıyı paylaş

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top